Kokteyller Çok Kültürlü ve Çok Dilli Olmalı
Kokteyller Çok Kültürlü ve Çok Dilli Olmalı
Burak Kapson’un Kaleminden
Kokteyl kültürünün, misafir şefler, bar takeover’ları, bar şovları ve marka işbirlikleriyle birlikte önümüzdeki 20 yıl içinde tamamen yok olabileceğini söylesem, ne düşünürdünüz? Peki ya dünya genelinde tüketicilerin kokteyllere olan ilgisinin tamamen kaybolabileceğini?Bu düşünce size uzak bir ihtimal gibi gelebilir. Ancak sektörün mevcut gidişatını düşündüğümüzde, bu olasılığı tamamen göz ardı edemeyiz. Kokteyller artık dünya genelinde hemen her pazarda bulunabilir hale geldi. Fakat başarıya ulaştığımız alanlara odaklanmak ve onları güçlendirmek yerine, kültürlere derinlemesine kök salmak yerine, geleceğin teknolojilerine dalıp gidiyoruz. Esoterik hale geliyor, hizmet verdiğimiz insanlardan uzaklaşıyoruz.
20 yıl sonra belki Rotavap 9.000’imiz fermantasyon özelliğine sahip olacak, buzları lazerle keseceğiz ve UV altında bar asistanları yetiştireceğiz. Ama gerçek şu ki, müşterilerimizin umurunda bile olmayacak.
Kültür Kelimesinin Gücünü Keşfetmek
Kokteyl kültürünün ömrünü uzatmanın yolu, ‘kültür’ kelimesinin içindeki anlamı genişletmekten geçiyor. Kokteyl anlayışını diğer kültürlere ve dillere çevirmeli, yeni gelenekler oluşturmalıyız. Bizi farklı, benzersiz ve vazgeçilmez kılan en güzel şeylerden biri, konuştuğumuz diller.
Bugün kokteyl dili büyük ölçüde İngilizce. Punch İngiltere’den, kokteyl kültürü ise ABD’den yayıldı. Ancak bu, kokteyl dünyasının Anglosakson bir çerçeveye sıkışıp kalmasına neden oldu. Dünya çapında, özellikle İngilizce konuşulmayan ülkelerde, menüler genellikle İngilizce yazılıyor. Bu durum, bir yandan uluslararası bir çekicilik yaratırken, diğer yandan kokteylleri bir bariyer haline dönüştürüyor.
Yerel Dilleri ve Kültürleri Kucaklamak
Bir örnek vereyim: Bir ülkenin yerel dilinin Arapça olduğu bir yerde misafir şeflik yaptım. O gece menüdeki tüm kokteyl isimlerini Arapça olarak, yerel ifadelere uyarladık. Misafirler şaşırdı, ilgilendi, hatta isimlere gülüp içecekler hakkında sorular sormaya başladılar. Sonuç ne mi oldu? Kokteyl satışları o gece %700 arttı.
Bu deneyim bana gösterdi ki, kokteyller yerel dilleri ve kültürel referansları kucakladığında, misafirlerle bağ kurmak çok daha kolay oluyor. Örneğin, İtalya’nın spritz, amaro ve Negroni gibi içeceklerle kokteyl dünyasına yaptığı katkılar, bu içeceklerin hem dilsel hem de kültürel anlamda bir sahiplik yaratmasını sağladı. Sbagliato’yu okuyunca İtalyanlar “hata” anlamına geldiğini hemen anlıyor. Ancak bir İngilizce konuşana bunun sadece doğru telaffuzu yeterli geliyor.
Gelecek İçin Bir Yol Haritası
Eğer kokteyl kültürünün sürdürülebilir bir şekilde globalleşmesini istiyorsak, kokteyl dili tercüme edilmeli ve kültürel bağlar kurulmalı. Aksi takdirde, birçok pazarda kokteyller geçici bir moda olabilir.
Kokteyller diğer kültürleri kucaklamalıdır, tersi değil. Bizim işimizin geleceği buna bağlı. Misafirlerinize sadece bir içecek sunmak değil, bir hikaye anlatmak, onların dünyasına dokunmak ve o kültüre değer katmak zorundayız.
Bu, kokteyl dünyasında kalıcı bir yer edinmenin ve kokteylleri evrensel bir dil haline getirmenin anahtarıdır. Bir dahaki sefer elinize shaker aldığınızda, sadece bir içecek değil, aynı zamanda bir kültür yarattığınızı unutmayın.
Yorumlar
Yorum Gönder