İngilizlerin Cin ile Tanışması ve Günümüz Ginine Dönüşü bölüm 4
1800’lere gelindiğinde, distile alkoller dünyanın dört bir yanına yayılırken, gin de bundan payını alıyordu. İngiltere’de özellikle denizcilere günlük alkol istihkakı verilirken, ilerleyen yıllarda bu uygulama tüm orduya yayılmıştı. Yeni ülkelerin fethedilmesinde donanmanın büyük payı vardı ve uzun deniz yolculuklarında su sıkıntısı büyük bir sorun haline geliyordu. Aslında bu yıllarda İngiltere ve birçok Avrupa ülkesinin en büyük meselelerinden biri kanalizasyon sisteminin olmayışıydı. Öyle ki, birçok evde tuvalet bulunmadığı için insanlar atıklarını sokağa döküyordu. Bununla başa çıkmak için "lagımcılar" adı verilen bir teşkilat bile kurulmuştu. 19. yüzyılın ortalarına kadar Londra’yı ağır bir lağım kokusu kaplamış, hatta kokudan dolayı parlamentonun taşınması bile gündeme gelmişti. Neyse, şimdi bizi kıskanıyorlar mı bilmiyorum ama o zamanlar durum oldukça vahimdi.
1830 yılına kadar İngiltere’de bira üretimi pek değişmezken, gin üretimi 7.4 milyon galona ulaşmıştı. Bu artışı gören İngiliz Parlamentosu, işçileri daha besleyici içkilere yönlendirmek amacıyla bira üretimini teşvik eden bir yasa çıkardı. Sanayileşme hız kazanmış, iş gücüne duyulan ihtiyaç artmıştı. Patronlar da işçilerin daha verimli çalışmasını istiyordu. İşte bu dönemde öğle yemeği alışkanlığı da ortaya çıktı, çünkü çalışanların beslenmesi artık daha fazla önemseniyordu. Yine zenginler iş başındaydı anlayacağınız.Bu dönemde neredeyse tekel haline gelmiş olan 12 büyük bira fabrikasının gücünü kırmak amacıyla çıkarılan "Bira Yasası", bira üretimini halka açıyordu. 2 sterlinden biraz fazla vergi ödeyen her ev sahibi, kendi arazisinde bira üretebilir ve satabilirdi. Bu kanuna kadar bira, kilise saatleri dışında satış yapabilen barlarda satılabiliyordu. Bu kanunun gelmesiyle birlikte günün her saati satış yapabilirken, yalnızca saat 10’dan sonra satış yapmaları yasaklanmıştı. Ama bu yasa, farkında olmadan modern bar kültürünün temellerini atmıştı.
Yasanın yürürlüğe girmesinden sadece altı ay sonra İngiltere’deki bar sayısı 24 bine ulaşmış, bir yıl içinde neredeyse her sokakta bir bar açılmıştı. Fermente içkilerin vergisi düşürülmüş, böylece bira tüketimi artarken, gin üretimi de hız kesmeden devam etmişti. Ancak rekabet ortamı oluşmuştu ve dönemin işletmecileri, biranın yanında gin ve diğer distile alkolleri de satmaya başlamıştı. Buna canlı müzik ve daha konforlu oturma alanları eklenince, bu yeni nesil mekanlar "gin sarayları" olarak anılmaya başlandı.
Tarih tekerrürden ibarettir. Tanıdık geldi mi? 2008 ve 2020 yıllarında trend haline gelen gin barları aslında
hep vardı.
Yorumlar
Yorum Gönder