Kayıtlar

Ocak, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bathtub Gin

Resim
 Bathtub Gin, ismi bile nostalji ve isyan kokan bir cin. Amerika’nın 1920’lerdeki içki yasağı döneminde, yasakları delmenin ve özgürlüğü bir kadehte bulmanın sembolü haline gelmişti. Evde, amatör distilasyon teknikleriyle üretilen bu cin, adını insanların banyo küvetlerinde büyük miktarlarda alkolü su ve botaniklerle karıştırmasından aldı. O dönemlerde, içki ruhsatı almak imkânsızdı ve piyasada satılan endüstriyel alkoller büyük tehlikeler içeriyordu. Yine de insanlar içkiyi bırakmaya hiç niyetli değildi. Bu cinin tarihi, sadece içki üretiminin değil, bir yaşam tarzının da doğuşunu temsil ediyor. Bir içkiye bu kadar anlam yüklemek mümkün mü? Elbette. Bathtub Gin, speakeasy barlarının arka odalarında, caz müziğinin ritminde yankılanan kahkahalarla büyüdü. Yasadışı olmasına rağmen, belki de bu yüzden daha çok arzulandı. Bir yudumu bile, özgürlük hissiyle dolduruyordu bardağı. Bugün ise Bathtub Gin modern bir dönüşümle raflardaki yerini aldı. İngiltere’nin Tonbridge bölgesinde el yapı...

ROKU GİN

Resim
 Roku Gin, Japonya'nın geleneksel zanaatkarlık anlayışını ve doğaya duyduğu saygıyı damıtılmış bir sanat eseri gibi sunan, özenle hazırlanmış bir içki. Japonya’nın dünyaya sunduğu en rafine içkilerden biri olan Roku, adını Japonca’da “altı” anlamına gelen kelimeden alıyor ve içeriğindeki altı özel botanikle benzersiz karakterini oluşturuyor. Bu botanikler, Japonya’nın farklı bölgelerinden, en yüksek aroma potansiyeline ulaştıkları dönemde hasat ediliyor ve her biri kendi özelliklerine en uygun şekilde işlenerek Roku’nun dengeli yapısını yaratıyor. Sakura çiçeği ve sakura yaprağı baharın zarafetini getirirken, yuzu kabuğu narenciye notalarıyla canlılık katıyor. Sencha çayı ve gyokuro çayı, derin ve hafifçe umamiye kaçan bitkisel katmanlar eklerken, sanshō biberi baharatlı ve hafifçe odunsu dokunuşlarıyla gin’in uzun bitişini belirginleştiriyor. Tüm bu bileşenler, Suntory’nin yıllardır geliştirdiği ustalıkla ve Japonya’nın geleneksel "monozukuri" anlayışıyla işlenerek, hem ...

Monkey 47

Resim
 Monkey 47, etiketi ve şişe tasarımıyla, yüz yıllardır gin dünyasında yer aldığını düşündüren bir karaktere sahip. Oysa ki bu ikonik dry gin, 2008 yılında Almanya’nın Kara Orman bölgesinde doğdu. Hibrit bir üretim yöntemi kullanan Monkey 47, formülündeki baharatlar ve ardıç meyvelerini melas alkolüne ekleyerek belirli bir süre dinlendiriyor, ardından distile ediyor. Son aşamada ise lavanta ve limon gibi botanikleri alkol buharına maruz bırakarak, damakta derin ve sofistike bir tat profili oluşturuyor. Monkey 47’nin geçmişle bağları yalnızca şişesi, etiketi veya web sitesinde saklı değil. Adını aldığı hikâye de bu bağlantıyı güçlendiriyor. Her şey, 1947 yılında, İkinci Dünya Savaşı’nın yaralarını sarmaya çalışan Berlin’de başlıyor. İngiliz Hava Kuvvetleri subaylarından Monty Collins, savaş sonrası Berlin Hayvanat Bahçesi’nde görevlendiriliyor. Burada Max adında bir maymuna sponsor olarak onun bakımını üstleniyor. Zamanla Almanya’nın Kara Orman bölgesine hayran kalan Collins, buraya ...

İngilizlerin Cin ile Tanışması ve Günümüz Ginine Dönüşü bölüm 4

Resim
 1800’lere gelindiğinde, distile alkoller dünyanın dört bir yanına yayılırken, gin de bundan payını alıyordu. İngiltere’de özellikle denizcilere günlük alkol istihkakı verilirken, ilerleyen yıllarda bu uygulama tüm orduya yayılmıştı. Yeni ülkelerin fethedilmesinde donanmanın büyük payı vardı ve uzun deniz yolculuklarında su sıkıntısı büyük bir sorun haline geliyordu. Aslında bu yıllarda İngiltere ve birçok Avrupa ülkesinin en büyük meselelerinden biri kanalizasyon sisteminin olmayışıydı. Öyle ki, birçok evde tuvalet bulunmadığı için insanlar atıklarını sokağa döküyordu. Bununla başa çıkmak için "lagımcılar" adı verilen bir teşkilat bile kurulmuştu. 19. yüzyılın ortalarına kadar Londra’yı ağır bir lağım kokusu kaplamış, hatta kokudan dolayı parlamentonun taşınması bile gündeme gelmişti. Neyse, şimdi bizi kıskanıyorlar mı bilmiyorum ama o zamanlar durum oldukça vahimdi. 1830 yılına kadar İngiltere’de bira üretimi pek değişmezken, gin üretimi 7.4 milyon galona ulaşmıştı. Bu artı...

Bombay Sapphire

Resim
 Bombay denince benim aklıma hep Bollywood filmleri gelse de, bu isim bir içkiye verildiğinde hikaye çok daha derinleşiyor. 1986 yılında, İngiltere’nin Hampshire bölgesindeki Laverstoke kasabasında başlayan Bombay Sapphire’in yolculuğu, zarafet ve zanaatin birleşimini temsil ediyor. İsmini, Britanya Hindistanı döneminde Sri Lanka’dan çıkarılan ve “Bombay’in Yıldızı” olarak bilinen, menekşe mavisi 182 karatlık bir safirden alıyor. Bu değerli taş, bugün Smithsonian Enstitüsü’nde sergilenirken, Bombay Sapphire’in ruhunu yansıtmaya devam ediyor. Safir mavisi şişesi ve Kraliçe Victoria’nın portresiyle zarafeti simgeleyen Bombay Sapphire, yalnızca dış görünüşüyle değil, üretim süreciyle de fark yaratıyor. Geleneksel gin üretim tekniklerinden farklı olarak “Vapour Infusion” yani buharda demleme yöntemiyle üretiliyor. Bu yenilikçi süreç, Carter-Head adı verilen nadir imbiklerle gerçekleştiriliyor. Alkol buharı, imbiklerin üst kısmındaki botaniklerin bulunduğu sepetten geçerek, her damlasın...

Hendrick’s Gin

Resim
 Hendrick’s Gin, İskoçya’nın güneybatısında, Girvan adlı küçük bir sahil kasabasında üretilmektedir. Damıtım evi, 1887 yılında William Grant & Son’s tarafından kurulmuş ve Glenfiddich gibi ünlü viskilerin üretiminde de öncülük etmiştir. Damıtım evinin karşısında bulunan volkanik Ailsa Craig adası, bu tarihi mekanın eşsiz atmosferini tamamlar. Hendrick’s Gin’in yaratıcı Lesley Gracie, küçük yaşlardan itibaren aromalar ve kokularla ilgilenen bir bilim insanıdır. Kariyerine ilaç sektöründe, ilaçların tadını daha hoş hale getirmek üzerine çalışarak başlamış ve ardından William Grant & Son’s tarafından daha kompleks bir gin geliştirmek üzere görevlendirilmiştir. Lesley ve beş kişilik ekibi, Hendrick’s Gin’in üretim süreçlerini halen titizlikle denetlemektedir. Hendrick’s’in üretimi 1999 yılında başlamıştır. Her bir parti, 500 litreden fazla olmayacak şekilde küçük ölçekli üretilmektedir. İki farklı imbik kullanılarak damıtılan gin, hem 1860 tarihli Bennet hem de 1948 tarihli Car...

Tanqueray Gin

Resim
 Tanqueray Gin, 1830 yılında Charles Tanqueray tarafından kurulduğunda, Londra’nın en yenilikçi ve cesur ruhlarını barındıran bir içki markası olmayı hedefliyordu. 1895 yılında Gordon’s ile birleşen Tanqueray, “Birlikten kuvvet doğar” sözünü adeta kanıtladı. Gordon’s Avrupa’da büyük bir fırtına estirirken, Tanqueray özellikle Amerika ’da bir ikon haline geldi. Martini çılgınlığının hüküm sürdüğü dönemde, Tanqueray Hollywood yıldızlarının ve ünlülerin favorisi olarak bar dünyasının vazgeçilmez bir parçası oldu. 1838 yılından itibaren Londra Dry Gin üreten Tanqueray, o dönemde bu tarzın öncülerinden biri olmayı başardı. Ancak tarih boyunca her başarı hikayesi gibi, Tanqueray de büyük zorluklarla karşılaştı. 1941 yılında, II. Dünya Savaşı sırasında, Tanqueray fabrikası Alman bombalarının hedefi oldu ve neredeyse tamamen yok edildi. Fabrikadan geriye sadece pot still imbikleri kaldı. Bu imbikler, bugün hala İskoçya’daki Cameronbridge damıtımevinde görülebilir ve markanın dayanıklılığın...

GORDON GIN

Resim
 Gin denince, dünyanın dört bir yanında barların ve market raflarını süsleyen Gordon’s Gin hemen herkesin aklına gelir. 1769 yılında, İskoç asıllı Alexander Gordon tarafından üretilmeye başlanan bu marka, ilk dönemlerinde Old Tom tarzında gin üretimi yapıyordu. Ancak, kontinü imbik teknolojisinin icadı ve dönemin modasına uygun bir yaklaşımla Gordon’s, Londra Dry Gin üretimine geçiş yaptı. Yeşil şişesiyle özdeşleşmiş olan klasik Gordon’s, bu süreçte büyük bir evrim geçirerek "London Dry" ibaresini taşıyan ikonik şişeleriyle dünyayı fethetmeye başladı. Türkiye’de bu şişeye pek rastlamasam da, yurtdışına seyahat eden okuyucularımızın dikkatlerinden kaçmadığına eminim. 1898 yılı, Gordon’s markası için bir dönüm noktası oldu. O yıl, markanın Chas Tanqueray & Co. tarafından satın alınmasıyla Tanqueray Gordon & Co. ismi doğdu. Bu birleşim, iki güçlü markayı bir çatı altında toplayarak onların dünya çapında daha büyük bir etki yaratmalarını sağladı. Günümüzde Gordon’s, dünya...

Gin Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar

Resim
  Gin Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar Gin, yüzyıllar boyunca sofistike bir içki olarak tanınmış ve aynı zamanda çeşitli efsanelerin odağı olmuştur. Bu içkinin ardında yatan tarih ve zenginlik, yanlış anlaşılmalarla gölgelenmiş olabilir. Bu yazıda, gin ile ilgili doğru bilinen yanlışları ele alarak, hem bu içkiye dair algıları tazelemeyi hem de gerçekleri paylaşmayı amaçlıyoruz. Gin’in adı genellikle Türkçede “cin” kelimesiyle karıştırılır; ancak gerçekte bu, ana bileşeni olan ardıç meyvesine dayanan bir isimdir. İngilizce “gin”, Fransızca “genévrier” kelimesinden türemiştir ve mistik ya da fantastik hiçbir anlam içermez. Bu içki, adının aksine, tamamen doğal ve bitkisel bir geçmişe sahiptir. Gin’in kökenleri de sıkça yanlış anlaşılır. Genellikle bir İngiliz içkisi olarak tanımlansa da, tarihi Hollanda’ya kadar uzanır. Orada "genever" adıyla tıbbi bir tonik olarak başlayan bu içki, İngilizler tarafından benimsenmiş ve günümüzdeki popüler formuna kavuşmuştur. Ancak bu, gin’i s...

gin ve türleri giriş

 Türkiye’deki barların raflarına bakarken sınırlı sayıdaki gin markasını görmek, bu büyülü içkinin hak ettiği yeri bulamadığını düşündürüyor. Oysa gin, sadece bir içki değil, bir hikaye anlatıcısıdır. Ardıç meyvesinin keskin dokusuyla başlayan bu hikaye, her şişede yeni bir coğrafyanın, yeni bir ruhun izlerini taşır. Avrupa’nın herhangi bir barına ya da marketine girdiğinizde karşılaştığınız çeşitlilik, insanın başını döndürecek kadar büyüleyicidir. İngiltere’nin yağmurlu sokaklarından çıkan klasik London Dry Gin’den, Akdeniz’in biberiye ve zeytinle bezenmiş güneş kokulu gin’lerine kadar uzanan bu geniş yelpaze, içki dünyasının zenginliğini gözler önüne serer. Ne yazık ki Türkiye’de durum bu kadar iç açıcı değil. Raflardaki seçenekler, gin’in potansiyelini hissettirmekten oldukça uzak. Bu durum, sadece bir ürün eksikliği değil, aynı zamanda bir kültürün de eksikliği anlamına geliyor. Türkiye gibi aromatik bitki çeşitliliğiyle dünyanın en zengin coğrafyalarından birinde, gin üretimi...

Ardıç:

  Doğanın Damıttığı Zarafet Ardıç… İsmiyle bile bir doğa esintisi sunan bu eşsiz bitki, yüzyıllardır mutfaklardan laboratuvarlara, damıtmadan efsanelere kadar pek çok alanda başrolde olmayı başarmıştır. Juniperus ailesinin zarif üyesi olan ardıç, sadece lezzetiyle değil, sağlığa kattığı sayısız faydayla da bir doğa harikasıdır. Gin gibi dünyaca ünlü içkilerin temel ruhunu oluşturması, onun karmaşık ve derin yapısını anlamak için bir ipucudur. Ancak ardıç, bundan çok daha fazlasıdır; o, damıtılmış bir hikâye, doğanın bize sunduğu zarif bir armağandır. Ardıçın Kökenine Bir Yolculuk Ardıç, insanoğlunun ayak bastığı hemen her köşede, çetin iklim koşullarına meydan okuyarak varlığını sürdürmüş bir bitkidir. Kuzey Yarımküre’nin zorlu doğasında kök salan bu bitki, Antik Yunan’dan Roma’ya, oradan Orta Çağ Avrupası’na kadar pek çok kültürde kendine yer edinmiştir. Mısırlılar, ardıcın uçucu yağlarını mumyalama sanatına dahil ederken, Romalılar onu sindirim dostu bir yardımcı olarak görmüşle...

GİN NEDİR?

Resim
 Gin, damıtılmış içkiler dünyasında benzersiz bir yere sahiptir. Temeli ardıç meyvesine dayanan bu içki, aromatik yapısıyla hem geleneksel hem de modern kokteyllerin vazgeçilmezi olmayı başarmıştır. İlk yudumda çam ormanlarının ferahlığını, ardından turunçgillerin parlak canlılığını, en sonunda ise topraksı baharatların derinliğini sunar. Gin’i özel kılan, her damlasının ustalıkla tasarlanmış bir sanat eseri gibi olmasıdır. Üretim sürecinden damakta bıraktığı etkiye kadar gin, basit bir içkiden çok daha fazlasıdır; adeta bir hikâye anlatır. Gin’in en temel bileşeni ardıçtır. Ardıç olmadan bir içkinin gin olarak adlandırılması mümkün değildir. Bu küçük ama aromatik meyve, gin’e çam kokusunu, serinleten etkisini ve kimliğini kazandırır. Ancak ardıç, yalnızca başlangıçtır. Gin’in büyüleyici dünyası, diğer botaniklerin ustalıkla seçilmesi ve doğru oranlarda kullanılmasıyla ortaya çıkar. Kişniş tohumu, melekotu kökü, kakule, tarçın, turunçgil kabukları ve daha sayısız aromatik bitki, gi...

İngilizlerin CİN ile Tanışması ve Günümüz Ginine Dönüşü bölüm 3

Resim
 Gin, tarihte ilginç bir yolculuğa sahne olmuştur. 1929 yılında uygulamaya konulan bazı düzenlemeler uzun ömürlü olamamış, 1935 yılına gelindiğinde İngiltere’de gin üretimi 6.4 milyon galona ulaşmıştır. Bu rakam, 1943 yılında 8.2 milyon galona yükselmiş ve rekor seviyelere çıkmıştır. Ancak bu rakamlar yalnızca devletin vergilendirdiği üretimi yansıtmaktadır. Kaçak üreticileri, küçük işletmeleri ve evde gin yapanları da hesaba katarsanız, hem üretimin hem de tüketimin uç noktalara ulaştığını tahmin etmek zor olmayacaktır. Devlet, gin çılgınlığını kontrol altına almak için çeşitli önlemler almıştır. Ancak 1750’lerin sonlarına doğru, İngiltere’de 30 yıl süren bol bereketli bir dönemin ardından, gin tüketimi yavaşlama eğilimine girmiştir. O dönemde alt sınıfın gin’i neredeyse temel bir ihtiyaç gibi görmesi, durumun vahametini ortaya koymaktadır. O kadar ki, bebeklere bile gin verildiği söylenir. Bu aşırı tüketim, tarım, et, süt ve diğer gıda üreticilerini olumsuz etkilerken, aynı zaman...

İngilizlerin CİN ile Tanışması ve Günümüz Ginine Dönüşü bölüm 2

Resim
1680 yılında İngiltere, Fransa’dan yıllık 2 milyon galon brendi ithal ediyordu. Ancak 1688’de Kral III. William’ın İngiltere tahtına çıkmasıyla birlikte, Fransa Kralı XIV. Louis ile yaşanan siyasi gerilimler, brendi ithalatını zorlaştırdı. Brendiye erişim kısıtlanınca, İngiltere’de alternatif arayışları hız kazandı. Bu süreçte, William’ın Hollanda’dan ithal ettiği genever popülerleşmeye başladı. Ancak genever, İngiliz damak zevkine uygun değildi ve yerel üreticiler kendi versiyonlarını geliştirmeye karar verdiler. İngiliz damıtıcılar, genever’i adapte ederek gin’i ürettiler. Halk, Hollandalıların “genever” dediği bu içeceği “gin” olarak adlandırmaya başladı. 1690 ile 1720 yılları arasında İngiliz Parlamentosu, Fransız brendisi ve şarap tüketimini azaltmak için yerli damıtılmış alkolleri teşvik eden yasalar çıkardı. Galon başına sadece 2 peni vergi ödeyen herkesin alkol damıtmasına izin veriliyordu. Bu düzenleme, gin üretiminde adeta bir patlama yarattı. Öyle ki, 1688’de yaklaşık yarım ...

İngilizlerin CİN ile Tanışması ve Günümüz Ginine Dönüşü bölüm 1

Resim
  İngilizlerin CİN ile Tanışması ve Günümüz Ginine Dönüşü bölüm 1 Kral III. William, henüz 22 yaşındayken Hollanda genel valisi olarak, Fransızlara karşı Hollanda topraklarını savunma görevini üstlendi. O dönemde Fransızları destekleyen İngilizler ve onların askerleri, genever ile belki de ilk kez bu süreçte tanıştı. Genç William, farkında olmadan, günümüzün dünyayı kasıp kavuran alkollü içeceği gin'in tarihine damga vuran bir dönüşümün tohumlarını atıyordu. Savaş sırasında temiz su kaynaklarının yetersizliği ve hastalıkların yaygınlığı nedeniyle perişan olan İngiliz askerleri, genever içen Hollandalı askerlerin hem daha cesur olduğunu hem de sudan kaynaklanan hastalıklardan korunabildiklerini gözlemledi. Bu durum, savaşın başında geride olan Hollandalıların giderek üstünlük kurmasını sağladı. Hatta "Dutch Courage" (Hollanda Cesareti) ifadesi, genever içen askerlerin bu cesaretinden türedi. İngiliz askerleri arasında genever kısa sürede popülerleşti.İngiltere'ye d...

Date Night

Resim
  Date Night   Malzemeler:   5 cl Date-Infused Whiskey (hurma ile infüze edilmiş kaliteli viski) 1,5 cl Banana Likörü 3 damla Fig Bitters Citronade Perfume (servisten hemen önce narenciye aroması eklemek için) Garnitür: Skeleton Leaf (şeffaflaştırılmış yaprak) ve kurutulmuş hurma dilimi Hazırlık:   Tüm malzemeleri bir mixing glass’a buz ile birlikte ekleyin. Hafifçe karıştırarak tatların birbirine karışmasını sağlayın. Karışımı süzerek önceden soğutulmuş bir kokteyl bardağına dökün. Üzerine Citronade Perfume sıkarak narenciye esansı ekleyin. Garnitür olarak kokteylin kenarına şık bir şekilde yerleştirilmiş Skeleton Leaf ve bir dilim kurutulmuş hurma ekleyin. Tadım Notları: Date Night, rafine bir zarafeti temsil eden tatlı, kompleks ve dengeli bir kokteyldir.   Hurma infüzyonu, viskinin güçlü yapısını yumuşatırken doğal tatlılık ve hafif karamelli tonlar ekler. Banana Likörü, tatlı ve tropikal bir nüans kazandırır, kokteyli...

Guest Bartending Nedir ve Neden Türkiye'de Yaygın Değil?

Resim
  Guest Bartending Nedir ve Neden Türkiye'de Yaygın Değil? Guest Bartending , bir barmenin kendi çalıştığı mekan dışında, farklı bir bar veya mekânda misafir barmen olarak içki hazırlayıp servis yaptığı özel etkinliklerdir. Bu konsept, dünya genelinde özellikle kokteyl bar kültürünün gelişmiş olduğu şehirlerde oldukça yaygındır. Guest bartending etkinlikleri, hem barın marka değerini artırır hem de barmenin kendini ve imza kokteyllerini daha geniş bir kitleye tanıtmasını sağlar. Dünyada Guest Bartending Kültürü Londra, New York, Tokyo gibi şehirlerde ünlü barmenler sık sık farklı barlarda sahne alarak yeni lezzetler sunar. Barlar, bu etkinliklerle müşteri sadakati oluşturur ve farklı kokteyl deneyimleri sunar. Aynı zamanda barmenler arasında bilgi ve tecrübe paylaşımı sağlanır. Türkiye’de Neden Yaygın Değil? Bar Kültürünün Gelişme Aşamasında Olması: Türkiye’de kokteyl bar kültürü son yıllarda gelişmeye başlasa da hâlâ sınırlı bir kitleye hitap ediyor. Mekânlar genellikle klasik iç...

Flashback

Resim
  Flashback Barın tozunu yutmuş profesyoneller için özel bir tarifle karşınızdayım! "Flashback" kokteyli, klasik tatları modern bir dokunuşla harmanlıyor. Hibiskus ve gül rimiyle süslenmiş bu kokteyl, hem damağa hem göze hitap eden sofistike bir içki. Malzemeler: 5 cl Ben Lomond Raspberry Elderflower Gin 2.5 cl Elderflower Liqueur 1 cl Maraschino Cherry Liqueur 10 cl Flashback (sip it ) Hibiskus ve gül rim (bardağın kenarı için) Hazırlık Aşamaları: Önce işin şov kısmı! Bardağın kenarına hibiskus ve gül rimini dikkatlice uygula. Bu adım sunumu güçlendirir ve ilk yudumda floral bir dokunuş sunar. Shaker’ı eline al, 5 cl Ben Lomond Raspberry Elderflower Gin, 2.5 cl Elderflower Liqueur ve 1 cl Maraschino Cherry Liqueur'u buzla birlikte ekle. 10 cl Flashback içeceğini shaker’a dök. Güçlü ve ritmik bir şekilde çalkala. Buzların sesiyle barın enerjisini yakala! Karışımı, hazırladığın hibiskus ve gül rimli bardağa süz. İnce bir dilim elma veya birkaç çiçek yaprağıyla son dokunuşu...

Campari Severler İçin Yenilik: Toz Campari Nasıl Yapılır?

Resim
 Campari Severler İçin Yenilik: Toz Campari Nasıl Yapılır? Merhaba sevgili kokteyl tutkunları, Ben Burak Kapson. Barın arkasında geçirdiğim yıllar boyunca, sadece içki hazırlamakla kalmayıp aynı zamanda yeni teknikler geliştirerek sektörde fark yaratmanın peşinde oldum. Bugün sizlerle klasik Campari likörünü sıra dışı bir forma dönüştürerek sunmanın inceliklerini paylaşacağım: Toz Campari! Toz Campari Nedir? Campari’nin o benzersiz acımtırak ve narenciye aromalarını, kokteyllerinizde daha yaratıcı ve etkileyici bir şekilde sunmanızı sağlayan modern bir sunum tekniğidir. Özellikle görselliğe ve detaylara önem veren mixology meraklıları için harika bir alternatif. Profesyonel Toz Campari Hazırlama Yöntemleri Fırında Kurutma Yöntemi Campari likörünü ince bir tabaka halinde silikon fırın tepsisine dökün. Fırını 60-70°C'ye ayarlayın ve düşük ısıda 4-6 saat arası kurutun. Süreç boyunca ara ara kontrol ederek yanmasını önleyin. Tamamen kuruyan Campari'yi güçlü bir blender veya profes...

Kendi Süper Lime Suyu'muzu Nasıl Hazırlıyoruz?

Resim
  Kendi Süper Lime Suyu'muzu Nasıl Hazırlıyoruz? Barimizde kokteyllerimizin lezzetini ve kalitesini bir adım öteye taşımak için özel tariflerle çalışıyoruz. Bunlardan biri de kendi hazırladığımız Süper Lime Suyu ! Taze, yoğun aromalı ve uzun ömürlü bu lime suyu, kokteyllerimize fark yaratıyor. Neden Süper Lime Suyu? Taze lime suyu harika ama yoğun servis saatlerinde aynı kalitede sunum yapmak zor olabilir. Süper Lime Suyu, hem asiditesi hem de aromayı sabit tutarak kokteyllerimize sürekli aynı kaliteyi kazandırıyor. Ayrıca daha uzun süre tazeliğini koruyor. Malzemeler: 30 gr lime kabuğu (yoğun aroma için) 20 gr sitrik asit (taze asidite ve denge) 10 gr malik asit (doğal meyvemsi asidite) 4 adet lime’ın suyu (taze lime aroması için) 500 ml su (karışım için baz) 1 gr deniz tuzu (tat derinliği) 2 gr askorbik asit (oksidasyonu önlemek için) Nasıl Hazırlıyoruz? Blender Aşaması: Lime kabuklarını, sitrik asit, malik asit, askorbik asit ve deniz tuzunu 500 ml suyla birlikte blendera atıyo...

Distilasyonun Tarihi ve İçki Sektörüne Etkisi

Resim
  Distilasyonun Tarihi ve İçki Sektörüne Etkisi Distilasyon, bir sıvı karışımını kaynatıp buharlaştırarak, buharı s oğutarak ve tekrar sıvılaştırarak bileşenlerini ayırma sürecidir. Bu teknik, tarih boyunca farklı kültürlerde kullanılarak pek çok sektörde devrim yaratmıştır. İçki üretimi ve miksoloji de bu süreçten önemli ölçüde etkilenmiştir. Aşağıda, distilasyonun tarihsel gelişimi ile içki sektörüne olan etkilerini inceleyeceğiz. M.Ö. 3000 – Mezopotamya: İlk Basit Distilasyon Mezopotamya'da, Sümerler ilk basit distilasyon yöntemlerini kullanarak bitkilerden esansiyel yağlar elde ettiler. Bu yağlar, hem kozmetik hem de ilaç üretiminde kullanılıyordu. Bu dönemde distilasyonun uygulama alanı daha çok aromatik yağlar ve parfümlerdi. İçki üretimi bu dönemde henüz gelişmemişti. M.Ö. 1550 – Antik Mısır: İlaç Üretiminde Distilasyon Antik Mısır'da, "Ebers Papirüsü"nde ilaç yapımında kullanılan distilasyon teknikleri bahsedildi. Bu dönemde, distilasyon daha çok tıbbi amaçlar...

Yıllandırılmış Rom: Şeytan Ayrıntıda Gizlidir

Resim
 Yıllandırılmış Rom: Şeytan Ayrıntıda Gizlidir Burak Kapson Ruhlar dünyasında, zaman en büyük usta olarak kabul edilir. Romun yıllandırma süreci, sadece bir içkiyi olgunlaştırmakla kalmaz; ona karakter, derinlik ve hikaye kazandırır. Tropikal iklimlerde bu süreç, meleklerin payı olarak bilinen buharlaşma kaybının Karayipler'de şeytanın payına dönüşmesiyle daha da karmaşık hale gelir. Tropiklerde bu kayıp, kıtasal iklimlere göre iki ila üç kat daha fazladır ve bu, yılda ortalama %8'lik bir sıvı kaybı anlamına gelir. Bu durum, biz üreticiler için hem bir meydan okuma hem de yaratıcılığı tetikleyen bir fırsattır. Appleton Estate'in elçisi Chris Dennis'in belirttiği gibi, fıçılar bir akciğer gibi davranır, romu solur ve konjenerleri değiştirir. Bu benzersiz manipülasyon, bize eşsiz tatlar sunar ancak büyük kayıplar da beraberinde gelir. Appleton'un baş damıtıcısı Joy Spence'in vurgu yaptığı gibi, fıçı yönetimi bu noktada hayati önem taşır. Jamaika'da markalar, e...

Romun sınırlarını zorlamak

Resim
  Yenilikçi bitişlerden ve yaşlandırma süreçlerinden beklenmedik lezzet kombinasyonlarına kadar, üreticiler romlarının ufuklarını genişletmek için alışılmadık teknikler kullanıyor. Üretim yöntemlerinin genişliği ve menşe yerleriyle ünlü bir kategoride, rom üreticileri yeni teknikler, alışılmadık fıçılar veya içkinin ham maddelerini yeniden gözden geçirme yoluyla sınırları zorlamanın yeni yollarını bulmaya devam ediyor. İşte sektörün en öncü son sürümlerinden bazıları. 2023'te Dominik rom markası Brugal, Colección Visionaria'nın ilk edisyonunu tanıttı. Markanın benzersiz olduğunu iddia ettiği, meşe fıçıların kakao çekirdekleriyle kavrulduğu bir süreci tanıttı. Çekirdekler fıçılar doldurulmadan önce çıkarıldı, kavurmanın etkisi ise devam etti. Bu sürümü, bu sefer fıçıların Dominik Arabica kahvesiyle kavrulduğu Edición 02 izledi. “Tutkumuz ve öncü ruhumuz, yenilikçi fıçı kavurma teknikleriyle kategori geleneklerine meydan okuyan benzersiz romlar sunmamızı sağlıyor,” diyor tekniği ...